Araç Değer Kaybı ve Hukuki Çerçeve

Trafik kazaları, sadece fiziksel zararlarla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda araç değer kaybına da neden olabilir. Değer kaybı, kaza sonrası onarım, bakım ve tadilat gibi işlemlerden geçen aracın ikinci el piyasasındaki değerinde meydana gelen düşüşü ifade eder. Bu konuda hukuki bir çerçeve olmasa da, Türk hukuk sistemi içinde bazı düzenlemeler ve pratik uygulamalar bulunmaktadır.

Hukuki Dayanaklar ve Sigortacı Sorumluluğu

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında, trafik kazasının hatalı tarafının sorumlulukları müteselsilen paylaşılır. Yani, sorumluluk zincirleme olarak ortaklaşa kabul edilir. Türk Ticaret Kanunu’nun 1409. maddesi ise trafik kazası sonucu değer kaybının oluşması durumunda, kusurlu olan tarafın trafik sigortası aracılığıyla hem hasarı karşılamakla hem de değer kaybını telafi etmekle yükümlü olduğunu belirtir.

Değer Kaybının Telafisi ve Kusur Oranı

Trafik kazası sonucunda oluşan değer kaybını talep etmek için, kazada kusursuz olan tarafın, kaza sonucu değer kaybına uğrayan aracın sahibi ya da sigorta şirketi üzerinden talepte bulunması gerekmektedir. Ancak, bu durumda kusur oranı önemli bir rol oynar. Eğer kusursuz bir tarafın kısmi bir kusuru varsa, değer kaybı talebi kusurlu olunmayan oranda yapılabilir.

Dava ve Sigorta Tahkim Komisyonu Başvurusu

Kazada kusursuz olan taraf, araç değer kaybını karşılamak için ekspertiz raporu alarak, değer kaybına sebep olan taraf aleyhine dava açabilir veya Sigorta Tahkim Komisyonu‘na başvuruda bulunabilir. Bu süreçte ekspertiz raporu, aracın kaza öncesi ve sonrası değerini belirlemekte önemli bir role sahiptir.

Araç değer kaybı, trafik kazalarının ekonomik etkilerinden biridir ve Türk hukuk sistemi, bu kaybın telafisi için belirli düzenlemelere sahiptir. Ancak, her durum farklıdır ve değer kaybı talepleri kusur oranlarına, kazanın şartlarına ve meydana gelen zararın boyutuna bağlı olarak değerlendirilmelidir. Bu nedenle, değer kaybı taleplerinde uzman bir hukuk danışmanından yardım almak önemlidir.

Aracın değer kaybı hesaplamalarında uygulanan yeni yöntemler, vatandaşların lehine olmayan bir dönüşümü işaret ediyor gibi görünüyor. Önceden kullanılan genel şartlarda, piyasa rayiç değeri temel alınarak yapılan hesaplamalar, araç sahiplerinin gerçek değer kayıplarını tam anlamıyla tazmin etmelerine olanak tanımıyordu. Ancak, yapılan son değişikliklerle birlikte bu durum daha da karmaşık hale gelmiş gibi görünüyor.

Yeni değer kaybı hesaplama formülüne göre:

  • Hasar miktarı 20.001,00 TL ve üzeriyse, araç sahipleri 15.390,00 TL’ye kadar bir değer kaybı yaşayabilirler.
  • Hasar miktarı 12.001,00 TL – 20.000,00 TL arasındaysa, değer kaybı 12.825,00 TL olabilir.
  • Hasar miktarı 4.001,00 TL – 12.000,00 TL arasındaysa, araç sahipleri 8.550,00 TL’ye kadar bir değer kaybıyla karşılaşabilirler.
  • Hasar miktarı 2.001,00 TL – 4.000,00 TL arasındaysa, değer kaybı 4.275,00 TL olabilir.
  • Hasar miktarı 0,00 TL – 2.000,00 TL arasındaysa, araç sahipleri hasar miktarı kadar bir değer kaybı yaşayabilirler.

Ancak, bu yeni hesaplama yöntemi, önceki durumdan daha olumsuz bir etki yaratabilir. Vatandaşlar, piyasa rayiç değerine daha yakın bir tazmin alamayabilir ve gerçek zararlarını tam olarak karşılayamayabilirler. Bu durumu göz önünde bulundurarak, ilgili maddelerin Danıştay nezdinde iptali için bir dava açılması düşünülmektedir.

Vatandaşların araç değer kaybı konusundaki hakları ve tazminat talepleri, mevcut durumda daha fazla incelenmeli ve adil bir çözüm bulunmalıdır. Bu noktada, hukuki süreçlerin takibi ve gerekirse düzenlemelerin revize edilmesi önem arz etmektedir.